CANAN MAT Yardım projeleri ile gönüllerde taht kurmuş, iş ve sosyal hayatında başarılı olarak tanıdığımız iş kadını, yazar, şair, Otizm federasyonu kurucularından şimdilerde Türkiye genelinde 4. Kitabının imza günlerini yapıyor ve otizm temalı söyleşiler ve seminerlere imzasını atıyor ?
Avrupa haber olarak 2017 yılına veda ederken bu yılın en başarılı kadını olan Canan Mat'la beraberiz.
1- İlk olarak iş hayatınızdan ve sosyal sorumluluk projelerinizden bahsedebilir miyiz?
Beni seven takipçilerim bilir ki asıl işim inşaat sektöründeyim. Çok yoğun bir tempo halinde günlerim birbirini kovalıyor. Bu çalışmalarımın içinde ayrıca dördüncü kitabım çıktı ve kitabımla ilgili çok güzel eleştiriler almak beni mutlu ediyor. ''Seni Seviyorum Anne '' adında ki kitabımın hatta senaryosunu da yazdığım sosyal sorumluluk projesi olarak sinemaya hazır. Türkiye de bir ilk olarak bu filmi insanlar inşallah izleyecekler. Diğer yandan da kitabımın imza günleri ve söyleşi günlerim çok yoğunlaştı. Her gün bir aktivite halinde oluyor. Ve bundan çok memnunum
.
2- Otizme desteklerinizi biliyoruz. Kitabınızın da gelirini bağışlamıştınız. Şimdi ki planlarınız nedir.
İnsanları, yardım etmek ve bu konu da teşvik etmek adına elimden ne geliyorsa otizm adına yapacağım. Üçüncü Kitabım olan ''Korkmakta olduğum sen değilsin masken '' adlı kitabımı bastırıp otizmle ilgili derneklere ve kişilere bağışlamıştım. Genelde tüm çağırılan imza günlerine gönüllü olarak gittim. Şu an son kitabımın filmimin gelirini de birebir otizmle ilgili yerlere bir kısmını bağışlayacağım. Çünkü bu konu da çok mağdur olan aileler var. Öyle şeyler duyuyorum ki yardım ediyoruz diye gidip fotoğraf çekilen sonra da hiçbir şey yapmadığı gibi gelen yardımları da engelleyen kendini bilmezler sarmış etrafı.. Öyle olaylar yaşadım ki bir sürü örnek var. Bir gün imza günüme bir otizmli çocuğumuz geldi hemen koştum sarıldım. Ve standı kiraladığım kişinin yüzünü görmeliydiniz böcek gibi bakışını gördüğüm an hemen kitaplarımı topladım ve sen domates biber satmaya devam et dedim. Yayınevi açan adamların fikir adamları olması gerekiyor. Çünkü o orayı ticarethane gibi görürken bu çocukları da virüslü sanmıştı. Çok sinirlenmiştim. Artık insanlarımızın bu konu da daha fazla bilinçlenmeleri ve kendilerinden farklı gördükleri ya da farklı hareketler yapanları gördüklerinde ki tepkileri gösterirken daha dikkatli daha içten şefkat dolu olmaları gerekiyor. Engellilerin anlamadığını sananlar çok büyük bir hata içine düşerler. Otizmli çocuklarımızın hepsi olayları görüyor hissediyor biliyor ifade edemiyor. Ayrıca bununla ilgili seminerlerim Türkiye genelinde belediyeler çeşitli kurumlarla birlikte yapmaya çalışıyorum.
3- ''Seni Seviyorum Anne '' kitabınızın teması olan Otizm nedir ve Son zamanlarda otizm artıyor mu sorusuna siz ne diyorsunuz?
Otizm 0-3 yaş arası ortaya çıkan ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişimi zarar veren tekrarlayan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Ve maalesef önüne geçilmez bir hızla artıyor bundan 4 sene evvel her 88 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya geliyordu ama şu an bu sayı her 58 çocuktan biri olarak çoğaldı. Anne hamile iken hiçbir teste çıkmayan hiçbir şekilde teşhis edilemeyen bir durum, neden olduğu bilinemiyor. Ama ailenin bunu anladığı andan itibaren hemen eğitime başlamak zorunda Otizmin tek tedavi biçimi yoğun ve doğru eğitim. Kitabımda da psikolojik destek, eğitim sistemi, aile durumu, Türkiye de yüzde 80 ailenin yaşadığı haller, sıkıntılar ve çözüm yolları hepsi bu dram yüklü kitabımda bulunmaktadır.
4- Otizmi yaşayan aile neler yaşar, nasıl evrelerden geçer, üstesinden nasıl gelir, çocuğuna nasıl yol arkadaşı olur.
İlk önce otizmi tanıması ve araştırması gerekiyor. Ailenin bunu kabul etmesi gerekiyor çünkü bu süreç çok önemli, aile kabul etmiyorsa çocuğun eğitimi ve düzelmesi o kadar uzun sürüyor. Önce ailenin kendini buna hazırlaması gerekiyor. Evreleri kişiye göre değişiyor. Çünkü siz evladınız için çok güzel bir gelecek çizerken onun bu geleceğinde sadece kendine yetebileceği bir birey olması için senelerinizi veriyorsunuz normal düzeyde ki çocuğun bir haftada öğrenebildiğini siz belki de bir sene uzun mücadelelerden sonra öğretebiliyorsunuz. Tabi ki otizm de kendi içinde ayrılıyor. Bu süreçler uzun ya da kısa olabiliyor. Kabul ederek ve eğitimini evde de devam ettirerek ailenin hayatı daha da kolay oluyor. Çocuğunuzun yaptığı davranışlara neler yapacağınızı biliyorsanız hayatınız daha da kolaylaşabiliyor. Hatta normal düzeyde olan çocuklardan çok daha kolay ve anlaşılır olabiliyorlar.
5- Engeli yaşayan birçok aile çoğunlukla çekinir, utanır ve çoğu zaman kabul etmeyebiliyorlar onlar için neler diyebilirsiniz?
Bu dünyada dakikalar sonra başımıza ne geleceğini bilmeden pamuk ipliğinde yaşıyoruz. Düşünün ki engeli yaşayan evladınız değil sizsiniz.. Bence empati yapmamız gerekiyor. Evet, hayat ciddi ama yaşadığımız gün kadar, yarın güneş tekrar doğacak ve bir ertesi gün daha? Zaten yarınlara karşı umudumuz olmak zorunda ki kötünün iyisini yaşayarak şükrederek kabul etmeyi bilmeliyiz. Biraz alaycı biraz umursamaz ama saygılı, çok sabırlı ve sevgili? sadece umutsuzluğu kapınızın dışına atıp umutla barış olmanız gerekiyor?. Birde etrafınızda olan birçok olaydan ders çıkarmalısınız ki az evvel söylediğim kötünün iyisi yani her zaman sizden çok daha kötü durumu olan birileri vardır. Benim düşüncelerim bu pozitif olmamın nedeni ve yarın daha güzel olacak dememin nedeni. Otizm algısı açık bir durumdur. Evladınız öğrenebildiği sürece öğrenme şekli ne olursa olsun durumu süresi, umudunuzu kaybetmeyin.'' Umut ucundan bir ısırık almana izin verir ve tadını aldığın umudu hiç bırakmak istemezsin'' ?..
6- Bu son günlerde olan rehabilitasyonlarda ki dayak olayları için ne düşünüyorsunuz.
Vicdansızlık, insanlık dışı ağzıma alamadığım ama çok sinirlendiğim an. Bunu size anlatamam bu olaylar çoğaldı. Ve aslında engeli yaşayan ailelerin en büyük korkuları ile yüzleşmeleri benden sonra evladım ne olacak? Bu konuda tavsiyemiz bize görev verilmesi yani engeli yaşayan ailelere rehabilitasyonlara gönüllü denetleme veya muhbirlik gibi görevler verilebilir. Neden olmasın? Biraz daha belki önü kesilebilir. Ve kesinlikle cezaların çok ağır olması gerekiyor. Cezası çok büyük olmalı ki caydırıcı olsun. Bir sonra ki böyle bir girişimde düşünsün. Ben bu konuda eğitimcilere bakıcılara ve ailelere cennetten bahsederken ayaklarına serilmiş cenneti görmek istemediklerini düşünüyorum. Lütfen bu mesleği yapamıyorsan girme, bu işi yapma ve bu çocukları sevmiyorsan asla para için yapılabilecek bir iş olarak görme. Bu konu bence tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor az evvelde söylediğim gibi ne olacağımızı bilmiyoruz.
7- Bu yıl yine birbirinden değerli ödüller plaketler aldınız. Sizi bu konu da tebrik ediyoruz.
Yaptığım, inandığım, gönül verdiğimi, işlerle ilgili takdir görmek elbette çok önemli güzel bir duygu. Çok mutlu oluyorum. Ama bana ödül verilsin diye yapmıyorum. Ben kendimi bu konuya otizm dünyasına vakfettim. Yani şu an beni bu konu hakkında hatta bazen engel bile ayırt etmeden herkese elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum. Devam edeceğim. Ve etrafımdaki insanlarda da ricam daha duyarlı olmalıyız.. Benim için bu gibi durumlar çok gurur verici?
8- Kitabınızla ilgili eleştiriler alıyor musunuz?
Evet, harika üstü eleştiriler alıyorum. Şimdiye kadar hiç kötü eleştiri almadım. Kitabımı dört saatte okuyup bitirenler ya da bir gün de elinden bırakmadan merakla şimdi ne olacak diyerek okuyanlar, otizmi çok farklı biliyormuşuz şimdi öğrendik diyenler, konu ve kapak tasarımını çok beğenenler, dilinize ve yüreğinize sağlık diyerek bana özelden facebook instagram ya da twitterdan mesajlar atanlar, harika bir hikaye onu deyip sonunda hüzünlenenler?. Ben bu konu da inanılmaz mutluyum. Kalemimin kuvvetine her zaman inandım ve bu yeteneğimi çok seviyoru.
9- Bana sorarsanız çok iyi bir yerdesiniz? Yapabileceğiniz destekleri yapıyorsunuz. Yapmaya devam ediyorsunuz. Peki hiç unutamayacağınız destekler ve köstekler oldu mu ?
Hayatımda en çok sevdiğim prensibim, hiç kimseden çok zarar görecek kadar dost olmam yaklaşmam, bir o kadar da yarar görecek kadar umutlanmam?.
10- Daha güzel projelerinizde görüşmek üzere deyip, sizin ayrıca şair yönünüzü de biliyoruz son olarak bir şiirle bitirmek istesek?
YAŞAMAK
Yorgun fırtınaların adsız suretleri
Geceleri alınırdı hep kaleme
Hâlbuki fırtına gündüzü de alır içine
Öyle de kararır dünya böyle de,
Ardından sağanak yağışlara sus diyemezsin
Islatır gönlünü hep daha bir fazla
Ama sen alışmışsındır
Fırtınaların kopmasına, yağmurların ağlatmasına
Çünkü ağrılar alıştırır kendini sana
Yılları devirdikçe tırnaklarınla
Kanar dipleri ve öğrenirsin
Kahkahaların derinden gelir,
Çıkan gamzenin çukurunda ki derde aldırmadan
Gelse ne olur bu da geçer diyecek kadar devleşirsin.
CANAN MAT
Röportaj:Muharrem Seren