TARİHDE İLK KİMYASAL SİLAH VE BİYOLOJİK SİLAHLARIN KULLANILMASI

...
Suikast, idam ve intiharlarda ilk anlardan DOĞADA KENDİLİĞİNDEN VAR OLAN bileşimler savaşlarda iktidar mücadelelerinde bazen birebir bazen de kitlesel imha yöntemi olarak kullanılmıştır.
Yılan zehiri, akrep zehiri baldıran zehiri kullanımı ilk çağlardan beri bilinen zehir kaynaklardır.. Pontus Kralı VI Mithradatis ZEHİR BİLİMİNİN kurucusu olarak kendi ismile bir anılan Mithradatismin kurucusu sayılmıştır.Zehir bazen de idam edilenler acısından infaz yöntemi olarak da kullanılmıştır..Tek tanrıdan bahseden ve gençliği bozuyorsunuz dediği için senatörler tarafımdan yargılanan Sokrates ,baldıran zehiri ile idam edilmiştir.Bir Türk ün savaş dönemlerinde ömrü 39 yıl olarak bilinmektedir. Rehavet dönemlerine geçiş sonrası taşlı yüzüklerinde taşıdıkları zehiri yutmak yöntemi ile hayatlarına son vermeyi bir imparatorun düşman eline geçmesinden se ölümün şerefine inanmışlardır. Yöneticiler,yıyecek ve içecek ile zehirlenmelerin önüne çeşnici başı ya tattırılmak deri ve ağzı mühürlenmiş sofra düzenleri zehri belli eden porselen takımları ile de suikastlerın önüne geçmeye çalışmışlardır...Sinsi öldürme şekli olan zehir tüm modern hukuk sistemlerinde ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilmiştir.
Bizzat annesi tarafından babası zehirlenince 13 yaşında tahta geçen Pontus kralı Sinop lu Vı Mithradatis , her zehiri panzehiri i içinde taşıdığı bilgeliği ile vucudunun zehirle alıştırarak zehirlenme ile suikastı engellemek istemesi,kılık değiştirerek Anadolu sosyolojisi ve topografyasını öğrenerek Koca Roma İmparatorluğuna kafa tutması ,vücudunu zehire alıştırarak kendisinin zehirle intihar etme girişimlerine engel olmuştur.. 165 e yakın zehir içeriği panzehiri olarak ölümsüzlük iksiri olarak algılanmıştır ve dönem idarecileri tarafından el geçirilmek istenmiştir.
Zehirin Bireysel somut olayların dışında Kitlesel imha aleti olarak da kullanıldığını görüyoruz..
Tarihte kimyasal silah ilk kez Atina ordusu tarafından, m. Ö. 600 yılında Kirra şehrinin kuşatılmasında kullanılmıştır.Kuyuya zehir atılarak, şehir halkı ve askerleri katledilmiştir.. Konvansiyonel silahlara göre üretimi daha ucuz ve kolay olan kimyasal silahlar, günümüzde halen kullanılıyor. Yanıbasımızda Saddam ve Esad kendi halkına karşı bu kimyasalları konvansiyonel sılahlara entegre ederek kullanmışlardır..Halepçe de İdlip de kitlesel imhalarda bulunmuşlardır..
Kartacalı Büyük komutan ve strateji dâhisi ,Alpleri geçen iklime kafa tutan ,coğrafyayı silah gibi kullanan ,hayvanları silahlaştıran,etnik köken ve dil birliği olmasa da askerleri üzerinde sahip olduğu nüfuz geri dönüp kurtarma operasyonları ile vazgeçilmezi olan ,Roma İmparatorluğu dize getirip ,onları idari ve isyasi yapılanmasına etki eden Hannibal MÖ 183 DE BİZZAT YILANLARI biyolojik silah olarak kullanmıştır.Prusias karada komutan, Hannibal ise denizde donanmanın amiralidir. Yapılan savaşta Prusias karada yenilmiştir. Karada Prusias’ın kontrol ettiği ordu Eumenes’e yenildikten sonra donanmayı komuta eden Hannibal, savaşın öncesinde toplatıp çömleklerini içine koydurduğu zehirli yılanları savaşın kızıştığı bir zamanda Pergamon gemilerine attırdı. Pergamonlular zehirli yılanlardan korkup gemilerini terk etmeye mecbur kaldı. Böylece Bithynia denizde Hannibal sayesinde savaşı kazandı.
M.S. 256 yılında bugünkü Suriye'nin doğusunda bulunan ve o zaman Roma kontrolünde olan Dura-Europos isimli bir kale yerleşkesinde Roma ve Sasani askerleri arasında bir kuşatma yaşanmıştı. Suriye'de Fırat Nehri'nin Habur Nehri ile birleştiği yerin yaklaşık olarak 50 km aşağısında ve bugünkü Irak'ın 45 km yukarısındadır. Dura-Europos tarihteki en eski savaş taktiklerinden biri olan zehirli gazlarla savaşma konusunda en nadir ve önemli verileri sunmuştur. Üstelik tarihi hiç bir kaynakta belirtilmeyen bu kuşatmanın ve zehirli gaz kullanımının tek kanıtı arkeolojik verilerdir.İngiliz arkeolog James'in yaptığı incelemelerde surları yıkmak için tünel kazan Sasani askerlerini engellemek amacıyla surların altından kendi tünellerini kazan Romalıların, düşman tüneline rastladıkları zaman, sülfür kristali ve katran karışımının yakılmasından ortaya çıkan zehirli gazlarla boğularak öldüğünü yaptığı laboratuvar sonuçlardan aldığı verilerle ortaya çıkmıştır.

Yine Sasani saldırılarına karşı GARNİZON kenti olarak 6.yüz yılda kurulan Mardin yakınlarında bulunan ve toplu mezarları ıle apartman benzeri katlı mezarları ile dikkat çeken Dara nın ele geçirilmesi de 10 adet sarnıç ve kaynaklık eden derenin zehir edilmesi ile Roma nın belalısı Sasani lerce ele geçirilmiştir.
Hasan SABBAH ın krallık merkezi Alamut kalesini herkes bilir.. Hülagü Han, İran’da Elbruz dağları üzerinde yükselen ve Hasan Sabbah’ın kendine üs edinmesiyle bilinen kale Kazvin’in kuzeydoğusunda yer almaktadır. Orta Çağ’da Rûdbâr vadisinde bulunan elli kadar müstahkem kalenin en meşhuru olan Alamut, Deylem sınırında Rûdhâne-i Alamut vadisiyle Tâlekan nehrinin birleştiği yerden 2, Kazvin’den ise 6-8 fersah mesafede 2000 m. yükseklikteki yalçın kayalar üzerinde kurulmuştur. Âluh ve âmût (âmûht) kelimelerinden meydana gelen Alamut ismi, eski Fars dilinin Taberistan şivesinde “kartal yuvası” veya “kartal eğitimi” anlamına gelmektedir.. Uzun süre Bâtınîler’in elinde bulunan Alamut Kalesi 19 Kasım 1256’da İlhanlı Hükümdarı Hülâgû’nun askerlerine boyun eğmek zorunda kaldı. Hülagü Han, Melik Şah zamanında ve sonrasında defalarca denenmiş ama alınamayan kaleyi 200 sene sonra etrafına .kazdırdıgı kanallara yörede bulunan zift görünümlü petrol basarak ateşe vermiş ve kaleyi bu şekilde patlatmış ve el geçirmiştir..
İLK BİYOLOJİK SİLAH
Altın Orda Devleti, Batu Han tarafından kurulmuş ve gittikleri yerleri yakarak katlederek ele geçirdiklerinden, hızla hareket kabiliyetlerini engellemek için şehirler surlar arasına tıkılmış kendilerini ancak bu şekilde koruyacaklarını sanmışlardır.. 600 km lik Gobi çölünü Moğolların 24 saat çift at uygulaması ile geçtikleri gerek çinliler gerekse Anadolu ya kadar uzanan tüm devletlerce biliniyordu.. Bugünkü Ukrayna da yer alan Kırım O zaman tacir sınıfı bol cenevizlillerin elinde idi..
14.yüzyılda Moğollar Kırım’ı Cenevizlilerden almak istiyorlardı Surları geçemiyordu.Bunun üzerine kara veba olarak bilinen ve dünyanın ¼ ünü yok eden farelerdeki pirelerden geçen mikrop sebebi ile ölen askerler ile yakın köylerde yeni gömülmüş cesedleri mancınık vasıtası kaleye fırlatırlar ve kaledeki akerler ile halkın bu şekilde yok oluşunu beklerler.. ve tek zayiat vermeden kaleyi zaptederler.. Cenevizlilerin yolu ile veba tüm avrupa ya yayılmış ve 100 milyona yakın kişi ölmüştür.
Biyolojik silah kullanımına ilişkin tarihsel kayıtlarda geçen bir diğer örnek 1756-1763 yılları arasında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Yedi Yıl Savaşlarında çiçek virüsünün kullanımıdır. Kıtalar v e sömürgeler paylaşımında tek güç olma iddiası dünyanın bir çok yerinde bu ülkeleri karşı karşıya getirmişti. Amerika kıtasının paylaşımında İngilizler çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Kızılderililere dağıtarak bir salgın oluşturmuş ve bu şekilde Kızılderili kabilelerinin İngiliz yerleşimcilere karşı mücadele etmelerini engellemişlerdir. Bu metot Amerikan İç Savaşı’nda da kullanılmıştır. Konfederasyonu destekleme amacıyla çiçek ve sarıhumma bulaştırılmış elbiseler Birlik Kuvvetlerine satılmıştır.Fransa Kübik e sıkışıp kalmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar müttefiklerinin at ve sığırlarına gizlice şarbon ve ruam hastalıklarını bulaştırmıştır. Almanların Ruslara karşı 1915 yılında veba kullandıklarına ve İtalya’ya karşı kolera kullanma girişimde bulunduklarına dair raporlar da mevcuttur. 1932 ve 1945 yılları arasında Japonya, 731. Birim adı verilen birimde biyolojik silah araştırmaları gerçekleştirmiş ve üzerinde araştırma yaptığı on binin üstünde savaş esirinin şarbon, menenjit, kolera ve vebadan ölmesine sebep olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’nı ve Japonya’nın biyolojik savaş programını takiben Amerika Birleşik Devletleri de kendi biyolojik silah programını başlatmıştır. Programda ilk olarak tahıl ürünlerine karşı kullanılacak bitki yok edici patojenler üstüne çalışılmıştır. ABD tarafından insanlara karşı kullanılmak üzere silaha dönüştürülmüş ilk ajan; hayvanları da enfekte eden Brusella bakterisi olmuştur. Amerikan ordusu tarafından silahlaştırılan ve stoklanan diğer ajanlar; antraks, botulizm, tularemi, Q ateşi, stafilokokal enterotoksin B (SEB), Venezuella At Ensefaliti olmuştur. 1969 yılında ABD biyolojik silah programını durdurduğunu ilan etmiştir.
“Bakteriyolojik ve Toksin Silahlarının Geliştirilmesi, Üretimi ve Depolanması ve İmhası”na dair anlaşma 79 ülke tarafından imzalanarak 1975 yılında yürürlüğe girmiştir. Bugün 170’den fazla ülkenin taraf olduğu bu anlaşma biyolojik ajanların saldırı amaçlı geliştirilmesi, üretilmesi, stoklanması, temin edilmesi ve kullanılmasını yasaklamaktadır.
Sovyetler Birliği de bu anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen şarbon ve çiçek virüsü gibi ajanları üreterek ve stoklayarak geniş bir biyolojik silah programı yürütmeye devam etmiştir. Programın eski başkan yardımcısı Rus ordusunun çiçek virüsü taşıyan bombalar ve kıtalararası balistik füzeler ürettiğini bildirmiştir. 1979 yılında Sverdlovsk askeri üssünde çalışan Sovyet teknisyenler kritik hava filtrelerini çalıştırmada başarısızlığa düşünce yaklaşık bir gramlık şarbon sporu kazara havaya karışarak etrafa yayılmış ve 68 kişinin ölümüne, yaklaşık 100 hektarlık bir alanın yerleşime kapanmasına sebep olmuştur. Bu olay da biyolojik ajanlarla çalışmanın ne kadar tehlikeli olduğunu göstermektedir.
Uluslararası sözleşemelere rağmen terörizm bu silahı ele almış metro istasoynun da Japonya da dini bir cemaat Sarin gazı salınmı ile binlerce kişi etkilemiş b kişinin de ölümüne sebep olmuştur.. 11Eylül saldırılarından sonra ABD Mektuplu saldırılar düzenlemiş sorbon bulasştırılmış tozlar adrese gönderilerek sonuç almaya çalışmışlardır..
Genetik yapıları sürekli mutasyona uğrayan virüslerin bu amaçla kullanılıp kullanılmadığı doğrudan yada bırakıldıkları ortamlarda oluşturulan sartlarda çözümsüz hastalıklarla toplumların dize getirilmeye çalışılması ayrı bir araştırma konusudur..
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.