DÜNYAHaber Girişi : 27 Aralık 2014 02:30

"Sosyal Medya" ve Devletlerin Çöküşü / Cem Güneş

İnternet bağımlılığı ve sosyal medyanın yolaçtığı psikolojik erozyonlar toplumları çözülme noktasına getirecek. Acaba bu kimin çıkarına hizmet eder?
İnternet bağımlılığı ve sosyal medyanın yolaçtığı psikolojik erozyonlar toplumları çözülme noktasına getirecek. Acaba bu kimin çıkarına hizmet eder?
 
Antalya'da pskiyatrist olarak çalışan Uzm.Dr. Ava Şirin Özgün'ün dikkat çektiği acı gerçek, ihanetlerin artması, ailelerin dağılması ve bunun yolaçtığı bunalımlar, intaharlarla ilgili.
 
 
 
 
Çünkü insanlar internette çok daha rahat ve cesurlar. Bunalımlı veya alkollü hallerinde hem kendileri hem de eşleri hakkında çok özel bilgileri tanımadıkları insanlara servis ediyorlar.
 
İnsanlar gerçek yaşamdan kopup kendilerine sanal bir artistik kariyeri yaratıyor, iltifat alma bağımlılığı ve narsizim oluşuyor. Facebook'ta sabah erkenden kalkıp daha kahvaltı bile etmeden profilini kontrol eden ve yeteri kadar 'beğen' alamadığı için başarısız, gergin bir gün geçiren insanların sayısı artıyor. Sosyal medya ve tanımadık insanlara kolay erişim, sanki evde bulundurulan bir jarjörü dolu silah gibi kötüye kullanılmaya başlandı. Zaten insanın doğasında olumsuza kayma eğilimi mevcuttur. Yeter ki sıkıntılı, bunalımlı veya zayıf bir dönem gelsin insan yaşamına. Aşırı gergin ve gizli fantazileri tarafından yanılan insanlar yakın çevrelerine mutsuzluk yaşatıyorlar. Evde uzun zaman yalnız kalan bayanlara dikkat.
 
 
 
 
Bu konuda yabancı uzmanların da hazırladığı uzun araştırmalar ve raporlar mevcut.
 
Çin'de Wuhan Bilim Akademisi'de yapılan geniş araştırmalara göre, internet bağımlılığının kokainden daha tehlikeli olduğu ortaya çıktı.
 
Çünkü internet bağımlısı kişilerin beyninde yapılan incelemelerde beyindeki beyaz süpstanstaki fractional anisotropy (fraksiyonel anizotopi) azalması ve beyinin hayati bölümlerini birbirine bağlayan sinir iplikçiklerindeki tahribat yüzünden insanların duygu, karar verme ve kendini kontrol etme mekanizmasının gevşediğini tespit etti. MR sonuçları da bu gerçegi tastikledi. 
 
İnternet ve sosyal medya bağımlılığı Amerikan tehşis sistemi DSM'de zorunlu impulsiv bir hastalık tanısı olarak yeralıyor.
 
Pediatrics and Adolescent Medicine kuruluşunun hazırladığı teze göre de internet bağımlılığı çocuklarda sinirlilik, sabırsızlık ve sosyal angsiyeteye yolaçtığını ortaya koydu.
 
 
 
İnternet ve sosyal medya alışkanlığı insanların kendi duruşları ve kişiliklerine aykırı adımlar atmasına yolaçıyor. Narsist eğilimleri güçlendirip kişilik bozuklukları ortaya çıkıyor.
 
Ulusların en önemli temel taşı olan aile kuruluşunu tehtid ediyor. Peki şöyle düşünebilir miyiz; Ulusları ve aileyi çekemeyen ve istemeyen kimlerdir? Devletleri bir bir çökertmek isteyenler kimdir?
 
Dünya güçleri insanların tek tek kişisel yapılarını, bağlantılarını ve eğilimlerini tespit ediyor. Halk yığınları istendiğinde harekete geçiriliyor. Bakın Honkong'da sırt çantalı, gözlüklü. Facebook, mail ve Twitter kullanıcıları sanki uzaktan kumanda oyuncak gibiler.
 
Hepsi birbirine benziyor.
 
Aile yapısının büyük ölçüde yıkıldığı batı ülkelerinde bile problem artık gündeme gelmekte. Sosyal medya nedeniyle işlenen cinayetlerin bir bölümü artık saklanmamakta. İşte 21 yaşındaki Norveçli genç kız Anja Weløy Aarseth ve 36 yaşındaki vatandaşı Agnes Elisabeth Müller, Facebook ve Instagram kaynaklı cinayetlerin son iki kurbanı. Hesapta biz Avrupalı erkeklerden daha kıskanciz. Cinayetleri savunmak suçtur ama bu olaylar birer çığlığa benziyor..
 
Türkiye gibi ülkelerde aile yapısının çökmesi toplumsal çözülmeye ve diğer ağır sonuçlara yol açacaktır. Bu durum devleti de tehtid eder.
 
Türkiye'de halen sosyal medyanın yaygınlaşmasını özendirici programlar yapılıyor. Ülkemizde internet ve sosyal medya artık varoşa, taştaya ve muhafazekar Anadolu insanına bile nüfuz etmekte. 
 
Şimdilik bir istatistik oluşturulmamış olsa da, sosyal medya ve ihanet nedeniyle kaç ailenin yıkıldığı? Kaç çocuğun boynunun bükülüp aile ortamı dışında büyümek zorunda kaldığı? Kaç cinayet işlendiği konusunda artık listelerin tutulup bu büyümekte olan trajedinin toplumun önüne rakamlarla ve boyutlarıyla sunulmasının zamanı geldi. 
 
İşte Yalova ve İzmir. Boşanmaların dorukta olduğu iller. Bilgilendirmek yeterli değil, bu konuda aktif bir takım önlemler alınması gerekiyor. Uzun futbol programlarına benzeyen ve uzmanların konuştuğu bilgilendirme programlarının hazırlanması gerekiyor. İnsanlarımız büyük ölçüde konunun ciddiyetinin farkında değiller.
 
Bir örnek! Fethiye'de bir bayan vatandaşımız Facebook üzerinden tanıştığı bir kişiyle ilişkiye girdikten sonra bunalıma girip intahar etti. 
 
Bu kaçıncı? Bence polisimizin siber suçlar merkezi internet sapıklarını yakın takibe almalı suç işlenmeden aktif müdehale etmeli. Bazı insanlar başkasına ait evli- bunalımdaki zayıflamış kişileri veya küçük çocukları ayartmak, fotagraf ve bilgiye sahip olmak için gece gündüz sosyal medyada cirit atıyor ve bu yönde bir fetiş geliştirmiş durumda.
 
Ülkemizde bile bilgisayarları ve akıllı telefonları kontrol altına alan programlar yasallaşıp yaygınlaşsa, ortalığın mezbahaneye dönüşebileceğini düşünüyorum. Çünkü olayın boyutu büyük. Bu problemle yüzleşip suçluyu takiple yakalayanın değil, suçu işleyenin üzerine gidilmesi gerekiyor. 
 
Devletlerin ilk etapta sosyal medya kuruluşlarına yönelik girişimleri olmalı. Örneğin sahte profiller kanunen yasaklanmalı ve ihlallerde yasal işlem yapılmalı. İnsanlar karşı karşıya geldiklerinde sarf edemeyecekleri sözleri sanal ortamda rahatlıkla kullanıyor ve 'ileri adım' atıyor, çifte kişililik geliştiriyor. 
 
Bu yüzden mümkünse chatlaşmaların silinmesinin ve gizlenmesinin imkansızlaştırılması da bu problemi çözebilir. Yani chatlaşmalar sonsuza dek internet ortamında kalabilmeli, bu önlem problemleri büyük ölçüde önleyecektir.
 
Cem Güneş
Gerçekedebiyat.com
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.