İzmir ekspres trenin Manisa yolcusu bir kadın ve yanında henüz daha ilk okulda okuyan esmer bir çocuk annesinin elinden tutmuş halde yan yana gidiyorlar?Hava zifiri karanlık, kapkara bulutları yararak giden kömürlü trenin raylarda çıkardığı ses ve sarsıntı gözlerdeki endişeyi açığa çıkarmış daha sıkı tutuyordu çocuk annesinin elinden artık..
-Anne dedi ürkek bir ses ile
-Daha çok yolumuz var mı ben sıkılmadım ama merak ettim dedi.
Anne şefkatli bir gülümsemeyle
-Çok az kaldı oğlum az daha sabret?
Kısa bir zaman sonra trenin demir tekerlerindeki fren sesinin duyulup trenin yavaşlamasıyla camdan dışarı baktı çocuk camdaki buğuyu silip !
Hiçbir şey göremiyordu karanlıktı her yer.. Sadece kafasında bir şapka olan ve elindeki feneri sallayarak düdük çalan bir adamı gördü hayal meyal?..
Trenin içinde ki görevli gür sesiyle seslendi
-Manisa yolcusu kalmasın ..Manisa yolcusu kalmasın
Çocuk ve annesi ağır adımlarla indiler Manisa tren garının beton peronuna? bastıkları yeri bile göremeyecek kadar karanlıktı her yer ..
Fırtınanın her şeyi uçurduğu hatta yürümekte zorlandıkları bir cehenneme girmiş gibi zar zor girip sığındıkları gar salonu attılar kendilerini?
Elektrikler kesik içeride yanan 3-5 mum ve bir iki kandil'in aydınlattığı salonda bulunan 5-10 kişi ile aynı kaderi paylaşıyorlardı?.
Manisa da Dayısının çiftliğine yeğenlerini ,yengesini görecek doyasıya 2 gün gezecek ve oynayacaktı ama bu nasıl bir Manisa ki böyle !? , Gerçekten de burası Manisa mıydı?Böyle hatırlamıyordu..Binlerce üzüm bağı, kocaman dev bir çiftlik her çeşit meyve ağaçları , çok güzel bir bağ evi , kuzular, koyunlar, tavuklar, köpekler çok güzel bir masal diyarı gibi yerdi gecen yıl geldiğinde?peki şimdi burası neresi ki?
Hala annesinin elini tutarak oturduğu tahta delikli sandalyeden seslendi annesine yine?
- anne burası neresi ? Manisa Demi ? Dayımın çiftliğine geldik demiii ?
Evet dedi annesi gülümseyerek
Burası oğlum burası Manisa.ama bir yere gidemiyoruz. Dışarıda fırtına var, elektrikler yok , geldiğimiz ide bilmiyorlar..
Telefonun olmadığı çiftlik evindekiler her şeyden habersiz akşamlarını yaşarken anne bir karar vermişti bile küçük çocuğunun elinden tutarak Bilet gişesinin önüne geldi ve görevliye ilk Balıkesir trenin ne zaman olduğunu sordu üzgün bir ifadeyle
1 saat sonraydı ve geri dönecekti bu cehennemden kaçacaktı göz gözü görmeyen bir tehlikenin kucağına atamayacaktı hayata tutunduğu tek evladını ?. Dönüş biletini aldı tekrar oturdu yerine ve saatin geçmesini bekledi?.hayatında tek sırdaşı , her şeyini paylaştığı abisinin hanımı olan yengesini ve yeğenlerini göremeden geri gidecekti zaten canı da çok sıkkın dı ;
Kaçtığı huzursuzluktan, değersizlikten, kurtulamıaycaktı 2-3 gün de olsa ?.
Yine dönecek ateşin tam ortasına, hem kendi hem de elinden sıkı sıkı tuttuğu yaşama sevinci oğluyla birlikte..
Hadi ben neyse ya bu yavru dedi içinden caresizce?.
Trenin sesi duyuldu uzaklardan yavaşça ayağa kalkınca çocuk seslendi
-anne ne oldu !! diye sordu ..annesi ;
-oğlum geri gidiyoruz , gitmemiz gerekiyor..
Çok üzülmüştü çocuk ama annesini hiç üzmemiş di yine üzmeyecekti onu çünkü? gidelim diyorsa vardığı bir bildiği onu çok seviyordu en çok sevdiği di , her şeyiydi
- peki annecim dedi .. sessizce kendisi bile zor duyacak şekilde.. üzülmüştü?.bindiler trenlerine gene oturdular bir köşeye ama bu sefer annesinin elini tutmuyor onun yanına değil karşısına oturmuştu ellerini iki yanağına koyarak puffff dedi sadece
Hareket eden trenin sesleri eşliğinde çantasından bisküviyi çıkarttı ve oğluna baktı?
Çocuk ellerini yanaklarından indirip annesine baktı?.
Pırıl parlayan gözler , ışıl ışıl yanan göz bebekleri ile sevgi dolu bakışlarını gördü her yer aydınlamış yüreği sımsıcak olmuştu çocuğun hemen gülümsedi annesine.. baktığı annesinin gözlerindeki sevgiye çağırış dı bu, şefkate çağırıştı, bir ihtiyaca bir eksikliğin giderilişine çağırıştı?
Kayıtsız kalamadı gözlerini ayıramadığı annesinin o sevgi dolu bakışı karşısında hemen kalktı yerinden geldi annesinin yanına tuttuğu elini yine sımsıkı , gittiği annesinin ona uzattığı büskivi değildi. Gözlerindeki sevgiyi ve şefkati görmüştü bir şeyler hissetmişti sıcacık bu gidiş sevgiye gidiş tii?kremalı bisküvi den hiç almadı zaten sevmezdi..Annesinin ısrarı bir tane aldı ve başını yasladığı annesinin omzunda uyuya kaldı ta ki Balıkesir sesi ile birlikte annesinin hadi oğlum uyan artık geldi sesleri bir birine karıştığında uyanmıştı?.
Dışarıya baktı hemen her yer aydınlık rüzgar yoktu hiçbir şey sallanmıyordu çünkü?indikleri gibi bir elinde bavul bir elinde oğluna tutan anne belediye otobüsü durağında gelen 5 numaralı araç ile toygar mahallesinde ki evlerine girdiler?
Korkarak anahtarı çevirdiğinde annesi yine yüreğini bir ürperti saplanmıştı minicik yüreğine ,
Ayakta zor duruyordu vakit gece yarsını çoktan geçmişti.Çok uykusu vardı ama annesine çok uykum var bile diyemedi ..çünkü evin içinde ışık yanıyordu belki evde babası var ve uyanıktı?en sessizinden usulca çıkardı ayakkabısını hemen uyumalıydı bu onun için en güzel andı her şeyden onu koruyacak bir zırh gibi bir kalkan gibi hem uyursa bazı şeyleri de duymayacaktı?evet evet çok uykum var zaten hemen uyumalıyım dedi..başına kadar çekmeliydi pike örtüsünü zaten hep öylede yapardı ??Belki de masal kahramanları gibi o zaman görünmez oluyordu kim bilir ?!!!
Sabahın ilk ışıkları ile her şeyini paylaşıtığı zaman zaman onunla konuştuğu, dertleştiği çekyat tan hafifçe doğruldu ve yine altını ıslattığını fark etti..çok utanıyordu Kimseler görmeden imdadına annesi yetişir umuduyla çarşafı toplayıp kapının arkasına bıraktı ,,,
Ve
O çarşafın altında yine kalın bir örtü koymuştu annesi huyunu iyi bildiği oğlunun?.
Kapının kolunu tuttu kapının arkasında kileri banyo ya götürecek ondan sonra üstünü değiştirmesi için annesinden yardım isteyecek ti yavaşça bastırdı kolu kapı hafif aralandı