Selahaddin Eyyubi'nin haçlılardan kurtardığı Kudüs uzun yıllar Osmanlılar tarafından korundu ve yönetildi. Birinci Dünya savaşıyla İngilizlerin İşgal ettiği Kudüs'ün kaybında parmağı olan İngiliz ajanı Lawrens'in Arapları kışkırtması ve Türk çadırlarına saldırtmasının payı büyüktür. Nitekim savaşla birlikte Kudüs'ü kaybettik.
Özellikle Şerif Hüseyin'in çeşitli vaatler sonucunda İngiliz saflarına geçmesi, bölgedeki Osmanlı savunmasına ciddi bir darbe vurdu. Netice itibarıyla Kudüs ve çevresindeki 400 yıllık Osmanlı hâkimiyeti, 9 Aralık 1917'de orduların geri çekilişiyle İngiliz kontrolüne geçti.
Günümüze bakıldığında değişen pek bir şeyin olmadığını görüyoruz. Ne yamacındaki Mısır ne de Yemen sesini yükseltebiliyor bu zulme. Suudi Arabistan Amerika'nın eteklerinden ayrılmaya niyetli değil. Amerika ise "Kudüs İsrail'indir!" diye bağırmaya devam etmekte. Diğer Arap ülkelerinin ise Kudüs'ü sahiplenme niyetlerinin olmadığı apaçık ortada?
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesindeler sanırım. Petrolün ve ticaretlerinin bozulmaması peşinde olsa gerek. Herkes kendini haklı görüyor. Haksızlığa ses çıkartmak kimsenin umurunda değil!
Dilsiz şeytanlar ölen masumların kanlarında yıkanmakta?
Peki ya onlarca silaha siper olan çocukların göğüsleri? Elleri kınalı kadınların haykırışları inletmekte arşı âlemi?
Taşla sopayla verilen bir onur mücadelesi. Ve ölenlerin çoğunun kundakta olduğu gerçeğini kim yok edebilir ki? Bu topraklardan yıllarca çekilmedi zalimlerin pençesi?
Kuşlar gökyüzünde özgürce uçamıyorlar artık?
Mescidi Aksaya cenabet ayaklar basmakta?
Gözlerinde korku ve dehşet var bu savaşı başlatanların. Çünkü ağızlarından akan kanı saklayamıyorlar.
Onların binlerine denk gelmekte sadece bir Filistinlinin haklı direnişi?
Bu imanın gücüdür. Ne kadar saklanmaya çalışılsa da apaçık gün gibi ortada...
"Yüz yıldır beklemekteyiz neredesiniz? Diyorlar.
Yine bir Osmanlı torunu sahip çıkıyor onlara. Kudüs Özgürdür. Ve özgür kalacak!
Hileyle hurdayla! Müslümanı birbirine kırdırmakla. İşte Kudüs böyle kaybedildi.