KÖRDÜĞÜM GİBİ
"Kuyuya bakıp derin diyenler değil, İpine bakıp kısa diyenler çözüm üretir."
Çin Atasözü
Bir yelkenlide rüzgârla savaşan aciz bedenleriz.
Birçoğumuz Kopkoyu maviliklerde dalgalara esir olmamak ve yaşamın içinde, görev
olarak verilen çabanın içinde boğulmamak için direniyoruz.
Bir balinanın bizi yutması kadar anormal olan hayatta bir hamsi berraklığında yaşama tutunuyoruz. Gözlerimiz yosun tutmuş ağlamaktan ama aynı hatalara devam etmekten vazgeçmeyen arsız bir çocuk yanımız var.
Sorularımız var! Kendi kendimize bile cevabını bilmediğimiz büyük problemlerimiz var. Oysa sağlaması yapılmış bir hayatta o kadar kolay yaşıyoruz ki! O kadar kolay yaşayabiliriz ki! Tek ihtiyacımız olan farkındalık?
Tek çözüm ise bahanelerden uzak sükuta dalmış bir hayat!
Mahrem duygularını birbirinden saklayan insanların yüzleri gibi darmadağın yaşamamaya başlanıldığında tadına varacağımız kocaman bir hayat!
Huzura ulaştıran, kafamızdaki kemirgenlerden yoksun bir hayat!
Bunlar için yapılması gerekenler ne olabilir peki?
Nedenleri ve bahaneleri yok etmek?
Neden, niçin gibi sorulara aranan cevaplar aslında hayatı içinden çıkılmaz hale sokan düşüncelerdir. Önce sinsi bir şüphenin vücuda girmesini sağlayan bu fikir biçimi zamanla beyni ve kalbide ele geçirerek insanı içinden çıkılmaz bir ruh haline sokabilir.
Şüpheden sonra ise zamanla bahaneler türemeye başlar. Bahaneler ortaya atılmaya başlanıldı mı çözümlere ulaşmanın artık imkânı kalmamaktadır.
Bahanesiz ve şüphesiz bir hayatı bölüşürsek sevdiklerimizle mutlu olabiliriz. Mutluluğun anahtarı bu kadar kolay ve basitken karmaşıklıkların peşinden koşmak zaman kaybı olsa gerek?
Dostça kalın?