polis
Ya çok Amarikan filmi seyrettiler ya da akıl hocaları Amarikan. Biri diyor OHAL kalkacak, diğeri diyor, yok kalkmayacak, aynen devam edecek. 3 gün sonra roller değişiyor, bakıyorlar anketlere, kimin daha çok desteğe ihtiyacı varsa o iyi polis rolünü hemen üstleniyor.
İşin gerçeği, oyun oynar gibi, çocukla oynar gibi oynuyorlar milletin aklıyla, tercihleriyle.
Tam da seçimden hemen öncesi, anlaşıldı ki büyük ortak 3 puan fazla alsa da tek başına iktidar mümkün değil, kıyakçıya ciddi ihtiyaç var, baraj altında kalmaması lazım. Hemen evcilik oyunu devreye girdi. Küçük ortak, iyi polis görevini üstlendi.
-Af çıkacak.
-Yok çıkmayacak.
-Çıkacak çıkacak, bal gibi çıkacak.
-Aslında çıkarmayı düşünmüyoruz.
-Ben çıkacak dediysem çıkacak.
-Fena fikir gibi durmuyor, aslında bir düşünsek iyi olur, bizim ufaklık diyorsa vardır bir bildiği.
Yüzbinlere verilen bir umut ışığı. Mevzu af falan değil. Hani bizim ufaklığa bizden 3 geçer belki ama başka taraftan 1 bilemedin 2 puan gelse, öfff, tadından yenmez.
Israrla OHAL kalkmamalı diyen de büyük ortak, kalkabilir dediğinde hiç de sesini çıkarmadı bir süre.
Ama olan oldu, iyi polis görevi tamamlandı, maksat hasıl oldu, baraj geçildi (sonucu adil varsayalım). Şimdi sıra OHAL dalaveresinde. Büyük ortağın iyi polis rolüne ihtiyacı var, çünkü beklenti oluştu. Hiç de istemiyoruz ama suçu kime atsak?
Tabi ki küçük ortağa çakalım, hatta gazeteler vasıtasıyla bir de atışalım. Çünkü küçük ortak fındık kadar aklı, bit kadar varlığı var ama parsel parsel kapatıyor devletteki en güzel kadroları. Azıcık daha pay veririz, kötü adam olmaya zaten dünden razı. Yeter ki çeşmeler ona aksın.
Keneler de öyledir genelde, sizi öldürme pahasına kanınızı emer emer, işi bitti mi ardına bile bakmaz, sakat bırakır gider lakin