"İstanbul Barosu avukatlarından İlker Atamer, bir dosyasının takibi için 25 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul Adalet Sarayı'na gitti."
Ancak savcı Vedat
Yiğit'in kaleminde bulunamayan dosyanın yeri konusunda tartışma çıktı.
Dosyanın kalemde mi, yoksa tevzi bürosunda mı olduğu konusunda çıkan
tartışma sırasında, savcı Vedat Yiğit, avukat İlker Atamer'e "Yalan
söylüyorsun", avukat Atamer de savcı Yiğit'e "Temizlik personeli
olmadığını nereden bileyim?" dedi.
SAVCI YİĞİT TUTANAK TUTTURDU
Savcı Vedat Yiğit, avukat Atamer ile yaşadığı tartışmayı tutanak altına
aldı. Tutanakta, karşılıklı söylenen "Yalan söylüyorsun" ve "Temizlik
personeli olmadığını nereden bileyim?" sözlerine açıkça yer verildi.
Tutanağı savcı Yiğit, zabıt katibi Birgül Güven ve Adalet Sarayı Polis
Merkezi Amiri Cevdet Sunay Karataş ile bir polis memuru imzaladı.
Avukat İlker Atamer, HSYK'ya başvurarak savcı Yiğit'i şikayet ederken,
savcı Yiğit de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak avukat
hakkında şikayetçi oldu.
HSYK'ya verdiği şikayet dilekçesinde, Savcı Yiğit ile dosyasının nerede
olduğu konusunda tartışma yaşadıklarını, tartışma sırasında Savcı Avukat
İlker Atamer, savcının kendisine 'Yalancı' dediğini belirterek,
dilekçesinde şunları belirtti:
"Savcı Vedat Yiğit tartışma sırasında bana 'Yalancı' dedi. Ardından da,
'Senin avukat olduğuna inanmıyorum, avukatlar yalan söylemez, bana
avukat olduğunu kanıtla, göster kimliğini' diyerek hakaret etti. Ben de,'Ben sizin savcı olduğunuzu nereden bileyim? Siz de bana savcı
kimliğinizi gösterin' dedim. Bana, 'Görmüyor musun, makam odamdan çıktım
ben' yanıtını verdi. Ben de, 'O odadan çıkmanız savcı olduğunuzu
ispatlamaya yetmez, sizin temizlik personeli olmadığınızı nereden
bileyim?' karşılığını verdim."
Avukat Atamer, savcı Yiğit hakkında idari soruşturma açılmasını talep etti.
HSYK: KARŞILIKLI TARTIŞMA VAR, HAKARET YOK
HSYK 3. Dairesi, 8 Kasım 2011 tarihli kararında, avukat Atamer'in
şikayetini, "Şikayet olunan tarafından söylendiği iddia olunan sözlerin,karşılıklı tartışma sonucu ve karşılıklı söylenen sözlerden ibaret
olduğu, konuşmanın bir bütün olarak incelenmesinde hakaret kastı ile
hareket edilmediği" gerekçesiyle işleme koymadı.
BAKANLIK, AVUKAT HAKKINDA SORUŞTURMA İZNİ VERDİ
Avukat Atamer'in şikayeti sonuçsuz kalırken, Savcı Yiğit'in Avukat
Atamer'in kendisine hakaret ettiğini öne sürerek İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'na yaptığı başvuru, dava açılmasıyla sonuçlandı.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar, avukat Atamer
hakkında soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığı'na başvurdu.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 12 Aralık 2012 tarihli
kararı ile avukat Atamer hakkında soruşturma başlatılması için gerekli
izni verdi.
"TEMİZLİK PERSONELİ" SÖZÜ "ONUR KIRICI" MI?
Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayar, avukat Atamer hakkında dava açtı. Savcı
Ayar, 19 Mart 2013 tarihli iddianamede, "Ben senin savcı olduğunu
nereden bileyim?" sözleriyle savcı Yiğit'e hakaret edildiğini savunarak,avukat İlker Atamer'in 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle
yargılanmasını istedi.
İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek yargılamayı
başlattı. Davanın ikinci celsesinde, savcıya esas hakkındaki mütalaası
soruldu. Duruşma savcısı, "Sanığın Cumhuriyet Savcısı'na belirtmiş
olduğu sözcüklerin aşağılama ve onur kırıcı nitelikte bulunduğundan ve
sanığın şikayetçi Cumhuriyet Savcısı'na görevi sırasında ve görevi ile
ilgili olarak hakaret ettiği, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmakla, TCK'nın
125/1-3-a maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep ve
mütalaa olunur" görüşüne yer verdi.
Mahkeme, önümüzdeki hafta yapacağı duruşmada avukat Atamer hakkındaki kararını verecek.
AVUKAT ATAMER: TEMİZLİK PERSONELİ SÖZÜ HAKARET DEĞİLDİR
Avukat İlker Atamer ise DHA'ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Aslında son derece basit bir tartışmaydı. Bir Cumhuriyet Savcısı
tamamen yanlış anlama neticesinde bana 'Yalan söylüyorsun' diye
hakarette bulundu. Ben de bunun hakaret olduğunu, suç olduğunu söyledim.
Bu yetmezmiş gibi, bir de, 'Ben sizin avukat olduğunuza da inanmıyorum,avukat kimliğinizi görmek istiyorum' şeklinde ikinci bir beyanda
bulundu. Ben de, 'Önce siz savcı kimliğinizi gösterin, ben de avukat
kimliğimi göstereceğim' dedim. Ama Cumhuriyet Savcısı herhalde bir
avukata cüzdanındaki kimliği çıkarıp göstermeyi biraz gurur kırıcı
görmüş olacak ki, bana kimliğini göstermedi. Kimliğini göstermek yerine,bana makam odasının kapısını göstererek, 'Makam odamdan çıktım,
görmediniz mi?' dedi. Ben de, 'Makam odasından çıkmış olmanız sizin
savcı olmanızı ispatlamaz. Ben sizin temizlik personeli olmadığınız
nereden bileyim?' dedim. Burada bir hakaret kastı yoktu, zaten cümle
içerik itibariyle hakaret cümlesi değil. Tuttuğu tutanakta da bana
söylediği 'Yalan söylüyorsun' hakaretini de açıkça yazmış. Kendisini
HSYK'ya şikayet ettim, ancak HSYK savcının bana söylemiş olduğu sözü
tartışma sırasında karşılıklı söylenmiş sözlerden ibaret olduğu
gerekçesi ile savcı hakkında soruşturma açmaya gerek görmedi. Öte
yandan, içeriği hakaret teşkil etmeyen cümlemden dolayı bana 'hakaret'
suçundan dava açıldı. Dünyanın hiçbir hukuk sisteminde 'temizlik
personeli' cümlesi hakaret telakki edilemez. Zira temizlik işçisi olmak,temizlik personeli olmak onursuz, aşağılık bir iş değildir.
Dolayısıyla, bunun hakaret olarak kabul edilmesi, temizlik işçilerine
hakaret sayılır. Temizlik işçisi olmak, temizlik personeli olmak hiçbir
şekilde onur kırıcı, onursuz bir meslek değil. Ancak davaya katılan
savcı, yani iddia makamı, onur kırıcı ve aşağılayıcı olduğuna dair
mütalaa verdi. Şimdi mahkemenin sonucunu bekliyoruz."