Görüşmek istedikleri savcı tarafından odadan kovulduklarını söyleyen
polis yakınları, iddianamenin bir an önce hazırlanmasını istedi. Tutuklu
polislerden Başkomiser Tolga Gönültaş'ın annesi Hacer Gönültaş da,
"Bizi odadan kovan savcı da bizim evladımız." dedi.
İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan Sahur Anneleri Platformu'nun
basın açıklaması eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ömer
Köse'nin eşi Semra Köse okudu. Köse, "22 Temmuz, 5 Ağustos ve 1 Eylül'de
hukuksuzca gözaltına alınarak tutuklanan polislerin yakınları olarak bu
hukuksuzlukların altında imzası bulunan savcı ve hakimleri görevlerini
yapmaya davet ediyoruz. Bu operasyonları yapanların ve tutuklama kararı
vererek her ay yapılan incelemede gerekçesiz bir şekilde tutukluluk
sürelerini uzatanların iş ahlakından nasiplenmemiş oldukları ortadadır.
Öte yandan tamamen delilsiz ve mesnetsiz yürütülen bu soruşturmaların
iddianamesi bilerek yazılmamakta ve geciktirilmektedir. Burada
amaçlanan; tutukluluk sürelerinin uzaması ve mağduriyetlerin artması,
dolayısıyla bazı siyasilerin gönlünün hoş tutulmasıdır. Bağımsız ve
tarafsız olması gereken yargı, maalesef gün geçtikçe yürütmenin etkisi
altına girmekte gölgesinde serinlemektedirler. Gücünü kanundan,
merhameti ve sağduyuyu vicdanından alası gereken bazı yargı mensupları
sırtını siyasete dayayıp ferahladıklarını sanarak fena halde
yanılmaktadırlar. Teröristbaşına villa planlarının konuşulduğu günlerde
ellerinizle ödüllendirdiğiniz, takdir ettiğiniz polisleri bir o
cezaevine, bir bu cezaevine göndermenizin, memleketin bazı şehirlerinden
yükselen özerklik seslerine kulak tıkayıp her hafta başka bir ilde
polisleri gözaltına aldırmanızın gerçek sebebi nedir? Sahi nedir bu
telaşınız?" diye konuştu.
"EŞİMİZİ, EVLADIMIZI TUTUKLAYARAK BİZİ SİNİRLENDİREMEZSİNİZ"
Yargıya ve yetkililere seslenen Köse, şöyle devam etti: "Sizler de şunu
çok iyi bilin ki; bizler eşini, evladını tutuklayarak
cezalandırabileceğiniz, sinirlendirebileceğiniz insanlar değiliz.
Eşlerimiz, evlatlarımız cezaevinde olduğu için belki yüreğimiz,
ciğerimiz yanıyor. Ama tüm bunlara gerçeklerin gün yüzüne çıkacağı
günlerin geleceğini bildiğimiz için sabrediyoruz. Bugün buraya kimseden
lütufta bulunmasını istemeye gelmedik. Tek bir isteğimiz var; o da
yürütülen hukuksuz polis soruşturmalarının iddianamelerinin
hazırlanmasıdır. Böylesine içi boş bir dosyanın iddianamesini hazırlamak
için aylarca beklenmesi tamamen siyasi maksatladır. Yanlış yapanların,
yanlışta ısrarcı olmamalarını ve derhal doğru kararlar vermelerini
istiyor ve bekliyoruz. Yakınları olduğumuz polislerin bir an evvel
özgürlüklerine kavuşmalarını temenni ediyoruz."
Tutuklu polislerden Başkomiser Tolga Gönültaş'ın annesi Hacer Gönültaş,savcının odasından güvenlik çağrılarak kovulduğunu söyledi. Polislerin
yakınları olmanın bir ayrıcalık olduğunu belirten Gönültaş, "Odalarına
girip görüşmek istediğim zaman, 'vaktim yok' dedi. 'Lütfen çıkar
mısınız' dedi. 'Sadece gözümün içine bakın, gözümün içine bakacak kadar
da mı vaktiniz yok' dedim. Masaya yumruğu vurdu, bana 'çık dışarı!'
dedi. Güvenliği çağırdı. Allah aşına ben ne yapabilecektim? Bu suçsuz
çocukların, adaletsiz şekilde daha burada ne kadar sürüneceklerini
soracaktım. İddianameyi ne zaman hazırlayacaklarını soracaktım. Başka ne
gayem, amacım olabilir ki? Bu muameleyi biz hak etmedik. Bu savcıyı da
seviyorum. O da bu vatanın savcısı, o da bizim evladımız. O da Türk
vatanının evladı. O beni kovsa da, gözümün içine bakmasa da Allah
hepimize yardım etsin. Her şeyi de Allah'a havale ediyorum. Başka ne
diyebilirim? Dün görüştüm. Onlar da iyiler de hapishanede ne kadar iyi
olabilirler? Biz onları üzmemek için çok mutlu görünüyoruz, onlar da
bizi üzmemek için çok mutlu görünüyorlar. Hapishanenin neyi iyi
olabilir? Metris'ten Silivri'ye gönderdiler. Bundan sonra ne yapacaklar
bilmiyorum. Beni odasından kovan, tek kelime söyletmeyen savcıma
soruyorum, akşam gerçekten başını yastığa rahat koyuyor mu? Çocuklarını
kucağına alıp gönül rahatlığıyla sevebiliyor mu? Bunu çok merak
ediyorum." ifadelerini kullandı.
Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün kızı Elif
Atayün de, "Babam, suçlamalarla ilgili somut, inandırıcı, kesin deliller
istiyor. Fakat tarafına sunulmadığı gibi bunlarla ilgili soru da
sorulmuyor. Atılan suçlamaları yer ve zaman bakımından işlemesi mümkün
olmadığı halde 107 gündür tutuklu. Bu keyfi ve siyasi emirle yapılmıyor
da ne? 4 aydır biz iddianamenin hazırlanmasını veya takipsizlik
bekliyorduk. Bu 4 ayın mağduriyeti hala devam ettiriliyor. Şu an
istediğimiz tek şey iddianame hazırlanması. Bizim de ailelerimizin de
moralleri çok iyi. İnşallah en yakın zamanda da kavuşacağız onlara.
Babamın sağlık durumu da morali de çok iyi." şeklinde konuştu.
Eski İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın eşi Nazife Demirhan da,
duygularını şöyle ifade etti: "Tek amacımız, iddianamenin ne zaman
hazırlanacağını öğrenmekti. Sadece onu soracaktık. Savcı Okan Özsoy'un
odasına girdiğimizde bizi hiç dinlemeden odasından güvenlik çağırarak
kovdu. Biz bunu hak edecek ne yapmış olabiliriz?" dedi.
(CİHAN)