Kerry, ABD'nin başkenti Washington'da Foreign Policy grubu ile ABD Dışişleri Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği Dönüşümsel Eğilimler Stratejik Forumu'nda konuştu.
Konuşmasında ABD'nin
Ortadoğu politikası ve özellikle IŞİD'e karşı yürütülen operasyona geniş yer ayıran Kerry, "IŞİD'e karşı
Suriye'de
girişilen hava saldırılarının aslında Esed'in işine yaradığını"
savunanların varlığına dikkati çekerek, bu varsayımın esasında
"Suriye'deki siyasi gerçekliği yanlış okumanın bir ürünü" olduğu
görüşünü dile getirdi.
Kerry, "Aslına bakarsanız, Esed rejimi ve
IŞİD birbirine bağımlı. Bu nedenle Esed ılımlı muhalefetin elindeki
bölgeleri durmak bilmeden bombalarken, IŞİD'in ilerleyişini engellemek
için hemen hemen hiçbir şey yapmıyor. Bu vurgulanmaya değer bir nokta.
Esed ve IŞİD arasında sembiyotik bir ilişki var. IŞİD kendisini Esed'e
karşı tek alternatif olarak sunuyor. Esed de IŞİD'i karşı son savunma
hattı olduğunu iddia ediyor. Her ikisi de bunun sonucunda daha güçlüler"
diye konuştu.
IŞİD'in eylemlerinin, "gözlerini korkutmadığını"
da vurgulayan Bakan Kerry, "IŞİD'in liderleri, dünyanın onlara karşı
çıkamayacak kadar gözünün korkacağı varsayımında bulunuyor. Şunu çok net
ifade edelim: Gözümüz korkmuş durumda değiliz" ifadesini kullandı.
Suriye'deki
ihtilafın askeri bir çözümünün olmadığını, geniş temsiliyete sahip yeni
bir hükümete müzakere edilmiş bir siyasi geçişin en arzu edilen netice
olmayı sürdürdüğünü ifade eden Kerry, "Bu, yabancı savaşçıları
marjinalize etmenin, mültecilerin geri dönüşünü sağlamanın, uzlaşı ve
yeniden toparlanma sürecine başlamanın en iyi yolu. Bu yalnız kademeli
bir süreç olabilir ancak IŞİD'in yükselişi bize (Suriye krizini çözmek
için) doğru yönde adım atmada yeni bir neden sunuyor. Bu fırsatı
değerlendirmeliyiz. Bu bağlamda, ABD bu girişime yapıcı katkı
sağlayabilme yeteneğine sahip her ülkeye çağrıda bulunuyor" dedi.
Kerry, "Eğer IŞİD'i bertaraf etmezsek, Ortadoğu için yaşayabilir ve kabul edilebilir bir gelecek olmayacak" ifadesini kullandı.
ABD
Dışişleri Bakanı Kerry, ABD'nin hem ulusal güvenlik hem de ekonomisinin
çıkarları gereği Ortadoğu'da angaje olmaya devam etmesi gerektiğini de
belirterek, şunları söyledi: "Biliyorum bazıları şunu diyor: Enerji
bağımsızlığına doğru ilerliyoruz, dolayısıyla Ortadoğu'yu bırakabiliriz.
İnanın bana, hiçbirimiz Ortadoğu'daki istikrarsızlık nedeniyle benzin
kuyruklarında beklediğimiz ve fiyat şoklarının yaşandığı günleri
özlemeyiz. Evet, son yıllarda enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmek adına
önemli adımlar attık. Evet, şu anda Ortadoğu petrolüne daha az
bağımlıyız. Ancak uzun süre önce fark ettiğimiz üzere, enerji piyasası
küreseldir ve Körfez petrolünde yaşanabilecek herhangi bir ciddi
aksamanın bizim kendi refahımız kadar hepimizin
bugün bağlı olduğu küresel ekonomi açısından da önemli sonuçları olabilir."