ÇEK CUMHURIYETI BÜYÜKELÇİLİĞİ HAFTALIK FAALIYET PROĞRAMI


15 Ocak 23

İyi Pazarlar 

Ülkemizi onurla temsil ettiğimiz Çek Cumhuriyetinde tarihi ve önemli günler yaşanıyor.  Çek halkı, dün ve önceki gün devlet başkanını seçmek üzere sandık başına gitti.

Toplam 8 adayın katıldığı seçimlerde adaylardan birinin yüzde 50 oy oranını aşamaması nedeniyle en yüksek oyu olan iki aday, 27-28 Ocak tarihlerinde yapılacak ikinci tur seçiminde yarışacak. 

Ve Seçimlerin ilk turunu eski Başbakan ve Anamuhalefet lideri Andrej Babis ve eski Genel Kurmay Başkanı General Petr Pavel önde bitirdi.

Seçimlerde Babis ve Pavel'den sonra üçüncü sırada yer alan eski rektör ve ekonomist Bayan Nerudova'nın yanı sıra senatör Pavel Fischer, emekli diplomat Jaroslav Basta, Charles üniversitesi bir önceki rektörü Tomas Zima, işadamı Karel Divis ve akademisyen Marek Hilser da devlet başkanı olmak için yarıştı. 

Çek halkı 3. Kez devlet başkanlarını seçmek için sandık başına  giderken, ikinci tura kalan General Pavel yada Başbakan Babiş Çek Cumhuriyetinin halk tarafından seçilen ikinci Devlet Başkanı olacak. İlk iki başkan olan Václav Havel ve Vaclav Klause eski anayasa uyarınca Parlamento tarafından seçilmişlerdi. Görevini tamamlamak üzere olan 3. Cumhurbaşkanı Milos Zeman ise 2 kez üst üste halk tarafından seçilmişti.. 

Çekya'da 2013 yılından itibaren devlet başkanını halk seçmeye başlarken, seçimlerde bugüne kadar ilk turda kazanan olmamış. En fazla iki dönem görev alınabilen devlet başkanlığına bu sistemle seçilen ilk kişi 78 yaşındaki mevcut Devlet Başkanı Milos Zeman olmuştu. Zeman, 2018 yılında yapılan seçimlerde de galip gelmişti.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Çekya’daki seçim sürecini yakından takip eden Büyükelçiliğimizin katkılarıyla T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından ilki Prag’da düzenlenen “Dünya’da Seçim Süreçlerinde Enformasyon Güvenliği” paneline evsahipliği yaptık.  Panelin açılış konuşmasını yaparak özgür ve adil seçim sürecinin demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirttik ve bilgi kirliliği nedeniyle bu sürece yönelik tehdit ve meydan okumaların önlenmesi gerektiğini vurguladık.

Ülkelerimizin en önemli ortak değerlerinden birinin demokrasi olduğunu vurgulayarak 15 Temmuz 2016'da sadece silahsız siviller ile direnerek bir askeri darbeyi durduran ilk millet olduğumuzu hatırlattık.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, dünyamızın birçok ülkesinde farklı, hatta bazen çelişkili görüşlerin öne sürüldüğü bir alan olan seçim süreçlerine dair ufuk açıcı tartışmalara zemin hazırlamak amacıyla “Dünyada Seçim Süreçlerinde Enformasyon Güvenliği” başlıklı bir panel serisi düzenleme kararı alarak demokrasiye zarar veren kara propagandanın sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın sorunu olduğuna dikkat çekmiş oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak bu panel serisinin ilk ayağının burada, Prag'da gerçekleştirilmesinden gurur duyduk. Bu projeyi, Çek Cumhuriyeti'nde başlatan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Panelimizin moderatörlüğünü Penn State Üniversitesi'nden Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat hocamız yürüttü. 

Panelistlerimiz ise;
Çek Cumhuriyeti'nin Eski Avrupa Komisyonu Üyesi ve AB Bakanı, Büyükelçi Štefan Füle

İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özden Zeynep Oktay

Lidové Noviny Gazetesi Direktörü Sayın Dr. Veselín Vackov ve
Právo Gazetesi Balkanlar ve Doğu Akdeniz’den sorumlu muhabiri ve siyasi yorumcu Sayın Thomas Kulidakis oldu.
Yüzün üzerinde üst düzey katılımcı ile gerçekleştirilen panele katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. 
 

“Dünya’da Seçim Süreçlerinde Enformasyon Güvenliği” paneli dolayısıyla Prag’a gelen T.C. İletişim Başkan Yardımcısı Sayın Çağatay Özdemir başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı heyetini resmi konutumuzda ağırladık.

Bu hafta içerisinde ayrıca Fiber optik teknolojileri alanında faaliyet gösteren Optokon firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Jiri Štefl’i Ticaret Müşavirimiz Sayın Berat Demirci Cörüt ile birlikte ağırlayarak ticaret ve yatırım konularında istişarelerde bulunduk.

Politika, ekonomi ve medya konularında “Make it Clear” medya projesini yürüten Çek ekonomist Dr. Hana Lipovska'yı Sefaretimizde ağırlayarak Türkiye’deki güncel gelişmeler üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Prag Charles Üniversitesi’nde Türkiye-AB ilişkileri üzerine doktora yapmakta olan Sayın Lucie Knoflíčková'yı, Sefaretimizde misafir ederek görüş alışverişinde bulunduk.

Prag’da yüksek lisans eğitimine başlayan öğrencilerimizden Sayın Ahmet Tarık Çiftçi ve Sayın Aziz Uçar'ı Sefaretimizde misafir ederek tavsiyelerde bulunduk.

Prag ziyaretleri kapsamında Siirt İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Deniz Edip, Siirt İl Milli Eğitim Müdürlüğü ARGE Sorumlusu Sayın Veysel Kireç, Polis Müfettişi Sayın Uğur İhsan Azap ve Prag’da yaşayan Siirtli işadamı Sayın Erkan Bardak'ı Sefaretimizde ağırlayarak hemşerilerimizle hasret giderdik.

Charles Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Milena Králičková tarafından düzenlenen ve Prag’da görev yapan misyon şeflerinin katıldığı sunum ve konser davetine Birinci Müsteşarımız Sayın Banu Malaman ile katıldık.

Çek Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atanması nedeniyle Çek İhracat Garanti ve Sigorta Şirketi (EGAP) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılacak olan Sayın Jan Procházka ve EGAP Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Marek Dlouhý’i, Sefaretimizde ağırladık ve Ticaret Müşavirimiz Sayın Berat Demirci Cörüt’ün katıldığı görüşmede ikili ticari ilişkilere dair fikir alışverişinde bulunduk.

Çek Yabancı Sermaye Derneği’nin yılbaşı galasına katılarak ev sahibi Çek Yabancı Sermaye Derneği’nin Başkanı Sayın Kamil Blazek başta olmak üzere misafirler ile görüş alışverişinde bulunduk.

Çek Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Eva Zažímalova ve Çek Cumhuriyeti Ulusal Tiyatro Genel Müdürü Sayın Jan Burian'ın davetine Büyükelçiliğimiz Birinci Müsteşarı Sayın Banu Malaman ile icabet ederek Prag’daki diğer diplomatik misyon şefleri ile birlikte Gioacchino Rossini'nin ünlü operası Il Barbiere di Siviglia'yı izledik.

Hırvatistan’ın Prag Büyükelçisi Sayın Ljiljana Pancirov ve Prag 6 Belediye Başkanı Sayın Jakub Stárek’in davetine icabetle “Hırvat Arkeolojik Mirası” sergisinin açılışı törenine Büyükelçiliğimiz İkinci Katibi Sayın Volkan Tanyıldız ile katılarak başta Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Martin Koşatka olmak üzere meslektaşlarımız ve misafirler ile sohbet etme imkanı bulduk.

Zdenka ve Tuna Poyra çiftinin Prag merkezdeki Vladislavova caddesinde yeni açtıkları Lokanta adlı Türk restoranında Pakistan Büyükelçisi Sayın Muhammad Khalid Jamali’yi ağırladık. Bu vesileyle Poyra çiftini tebrik ederek, hayırlı işler diledik.

Yoğun bir hafta sonrasında bu haftalık video mesajımızın sonuna geldik. Hepinize hayırlı günler diliyoruz. Önümüzdeki hafta buluşuncaya dek, kalın sağlıcakla.




Bu eski haftalık videonun metni:

Nazım Hikmet 

İyi Pazarlar 

Bu hafta sizlere Prag’ın meşhur ve tarihi mekanlarından Slavia kafeden Çekçe adıyla Kavárna Slavia’dan selam, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. 

Birçok tarihi olaya şahitlik eden bu kafe, aynı zamanda Türkçemizi en güzel mısralaştıran şairlerimizden Nazım Hikmet’in sürgün yıllarının bir döneminde yaşadığı Prag’da sıkça vakit geçirdiği bir nezih mekan olarak da biliniyor. 

1956-58 arasında Prag’a bir kaç kez yolu düşen Nazım Hikmet burda da unutamadığı dostluklar ve aşklar yaşamış. 

Rilke, Kafka, Kundera gibi Çek edebiyatının önde gelen isimlerinin uğrak mekânı olan Kavarna Slavia’ya o yıllarda sık sık gelen Nazım Hikmet bazı şiirlerini burada kaleme almış.  

140 yıldır Prag’ın merkezinde faaliyet gösteren, duvarları kafeyi ziyaret eden ünlü isimlerin fotoğ- raflarıyla süslenen Kavarna Slavia’nın işletmecileri, 1963’te hayatını kaybeden Nâzım Hikmet’in Prag’da bulunduğu sürede çekilen orijinal bir fotoğrafını çerçeveleterek duvara aşmış. Şaire ait bu fotoğraf, kafeyi Türk turistlerin uğrak mekânı haline getirmiş. Nâzım Hikmet’in orijinal fotoğrafı 2016 yılında esrarengiz bir şekilde kaybolmuş. Bugün halen kafenin girişinde başka bir fotoğrafı bulunan şairimiz bu tarihi mekanın Türklerin de uğrak yerlerinden biri olmasına vesile olmuş. 

Slavia kafenin muazzam Vltava nehri ve Prag kalesi manzarası belli ki büyük şaire de ilham kaynağı olmuş. Sizlere de pandemi sonrasında buraya gelip Prag'ı büyük üstat Nazım’ın gözünden seyretmeyi tavsiye ederim.

Nazım, Dostum diye mısralarına taşıdığı, Çek şair Vítezslav Nezval ya da Tayver’le, burada sohbet ederken kendi deyimiyle ‘hasretten delik deşik’ olduğunu yazmış. 
 
Nazım’ın diliyle

“Slavya kahvesinde dostum Tavfer’le/ 
Vltava suyuna karşı oturup/ 
tatlı tatlı yarenliği severim/ 
hele sabahları hele baharda./ 

Hele sabahları hele baharda/ 
Pırağ şehri yaldızlı bir dumandır/ 
ve kızıl, kocaman bir elma gibi/ Nezval geçer taze çıkmış kabrinden”.

Nazım Hikmet'e kendisinden gasp edilen Türk Cumhuriyeti vatandaşlığını iade eden Bakanlar kurulu kararında imzası olan bir kardeşiniz olarak buraya her geldiğimde farklı duygular hissederim. Buraya ilk gelişim o tarihi kararın ardından 1 Aralık 2011’de resmî bir ziyaret sırasında olmuştu. Mesai arkadaşlarımızla birlikte kahvelerimizi yudumlarken o büyük şairi anmıştık. Kısmet işte, bugün aynı ülkede Nazım’ın hasretiyle tutuştuğu Türkiye’mizi Büyükelçi olarak temsil etmenin onuru yaşamak nasip oldu bize.


Hep söylerim, ''Çanakkale Destanı'nı çok etkili mısralarla anlatan, milli konularda en az zamanın siyasileri kadar hassasiyet gösteren, ancak siyasi söylem ve fikirleri nedeniyle vatandaşlıktan çıkarılan Nazım Hikmet'in vatandaşlığının iadesinin 'devletimize ve milletimize maliyeti ne olmuştur' diye sorarsanız,sadece o bakanlar kurulu kararında ki imzaları atan 27 kalemin mürekkebi olmuştur.

Onca farklı iktidar, bir çok sosyal demokrat hükümet, hatta şair başbakanlar gelip, geçmiş ama . imkanlar müsait olmadığı için 
Nazım Hikmet'e vatandaşlığını ve haklı itibarını iade edememişti. 

Ortam müsait olunca Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gereken adımlar atılmış, Türkiye'de tek bir itiraz çıkmamıştı. 

Türkiye, çok şükür demokrasiyi gerçekten benimsemiş bir ülke. Bunu en net şekilde de şüphesiz 15 Temmuz’da ortaya koydu milletimiz. Nazım’ın aynen Çanakkale için yazdığı gibi 15 Temmuz’da da

“Ateşi ve ihaneti gördük.
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir’de, Aydın’da,
Adana’da dayandık,
dayandık, Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te.”

“Ateşi ve ihaneti gördük.
Ruhumuz fırtınalı, 
etimiz mütehammil.
Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil
İnanılmaz zaafları, 
korkunç kuvvetleriyle
Silahları ve beygirleriyle 
insanlardı dayanan.”

Yurtdışında yaşayan biz gurbetçilerin vatan sevgisi en az yurtiçindeki kardeşlerdirimiz kadar güçlü ve sağlamdır. Vatan sevgisi gurbette hasretle hep zirve yapar. Sözlerime Nazım Hikmet’in Prag’da vatanına özlemini mısralarıyla içten haykırışı ile son vereyim:

“Pırağ’da ağır ağır aydınlanıyor barok:/ 
huzursuz, uzak/ 
ve yaldızlarda kararmış keder./ Pırağ’da Yahudi mezarlığında sessiz ve soluksuz ölüm./ 
Ah gülüm, ah gülüm/ 
muhacirlik ölümden beter.”
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.