.
Gazeteci Erdem Gül,
Aziz Sancar'ın Nobel ödülü almasıyla ilgili "Bu toprakların bilim insanı
Aziz Sancar'ın Nobel ödülünü aldığı töreni büyük bir gururla izledim"
dedi.
Tutuklu gazeteciler Can Dündar ile Erdem Gül'e destek olmak ve dayanışma
sergilemek için Silivri Cezaevi önünde başlatılan 'Umut Nöbeti' nin 9.
gününde, öğleden sonra da Cumhuriyet Gazetesi Pazarlama ve Reklam
Koordinatörü Ayşe Sözeri Cemal, Kazete Genel Yayın Yönetmeni Berrin
Gürçay Dilekçi,
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın eski Genel Başkanı
Ercan İpekçi, Anadolu Ajansı'nın eski çalışanları Tuncay Yıldırım,
Metiner Erdem ve Hüsnü Erdem nöbet tuttu.
Nöbet tutan gruba, Dündar ile Gül'ü ziyarete gelen CHP İstanbul
Milletvekili Ali Şeker, Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu
ve Ceyhun İrgil ile İzmir Milletvekili Aytun Çıray da destek verdi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Can Dündar ve Erdem Gül'e uygulanan
tecrit koşullarının devam ettiğini belirterek, "Hâlâ bir arada
değiller, ayrı ayrı koğuşlarda kalıyorlar. Sadece tecrit değil, tutuklu
yargılanmaları da doğru bir yaklaşım değil. Tutukluluğu kabul edilmiş
gibi bir anlayış oluşmasın. Tecrit değil, tutukluluk hallerinin de sona
ermesini talep ediyorlar. Özellikle bunu belirttiler. Sadece tecrit
kalkınca hallerine razı olacaklarmış gibi bir anlayışı kabul etmek
mümkün değil" diye konuştu.
ERDEM GÜL'ÜN MESAJI
Ali Şeker, ziyaret sırasında Erdem Gül'ün kendisine verdiği Nobel Kimya
Ödüllü bilimadamı Aziz Sancar ile ilgili mesajı kameralara göstererek
okudu. Şeker, Gül'ün el yazısıyla yazdığı ve imzasının bulunduğu mesajı
şu şekilde aktardı:
"Bu toprakların bilim insanı Aziz Sancar'ın Nobel Ödülü'nü aldığı töreni
büyük bir gururla izledim. Maalesef kötü haberlerle şerbetlenmiş bir
ülkeyiz. Bu kadar kötü haber arasında Sayın Sancar'ın ödülü ilaç
gibiydi. Sancar'a teşekkür ediyorum. Kutluyorum. Bu ülkenin her şeye
rağmen iyi haberlerinin çoğalacağı günlerin yakın olduğunu düşünüyorum."
Şeker ayrıca, Dündar ile Gül'ün tahliye taleplerinin Reddedilmesiyle
ilgili olarak da, "Yaptığı eylem ve fiillerle bir terör örgütüne üye
olmadan, ona destek olmak noktasında bir suçlama getirilmişti. Burada
itirazın reddinde sayılan suçlarda 'Terör örgütüne üye olmak', kendisi
sanki özel bir çabayla bu belgeleri elde etmişçesine bir uygulama içine
girmiş gibi bir suçlama var. İtirazın reddedilmesi ile ilgili karardaki
suçlamalar tamamen mahkemede yapılmayan suçlamalar. Çok ciddi bir
özensizlik var. Baştan savma bir ret kararı var. Bu ciddiyetsiz tutum da
ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu" ifadesini kullandı.
"TEK BİR SOMUT GEREKÇE YOK"
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da, "Ret kararında
hiçbir şekilde tek bir somut gerekçe yok. Tek bir cümle geçiyor, o da
yeni bir delilin bulunmamış olması ve delillerin karartılma ihtimalinin
bulunması. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararında açıkça
deniyor ki, 'Özgürlükten mahrumiyet ancak ve ancak nesnel olarak
doğrulanabilir gerekçelerle desteklenmelidir.' Burada ne nesnel
gerekçeler var ne somut gerekçeler var. Hepimiz biliyoruz, tabiî ki
öznel bir bedel ödetme duygusu var. Dolayısıyla ortada karartılacak
hiçbir delil yok. Lehe bir delil çıkma ihtimali bu nedenle zaten yok.
Mahkemenin gerekçesi hukuka, Evrensel İnsan Hakları Sözleşmelerine,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bütün kararlarına aykırıdır. Bu
nedenle; bu haksız, hukuksuz, yasal dayanaktan yoksun mahkeme kararından
bir an önce hukuk adına dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde
konuştu.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ise "Erdem Gül ve Can Dündar'ın
tutuklanması, 'Ben sana gösteririm' hukukunun pratik uygulamasıdır. O
yüzden, bir intikam hissiyle hukuk kurallarının böylesine kişilere özel
uygulanması, aynı zamanda tecrit edilmeleri, toplumdan
uzaklaştırılmaları ve bunun bir intikam aracı olarak gösterilmesi,
toplumun diğer düşünen insanlarına, diğer aykırı düşünen insanlarına
gözdağı vermek için uygulandığını görüyoruz. Bu da, bunun en güzel
örneklerinden biridir. Ama tarih bu kararı verenleri asla unutmayacak.
Elbette tarih bu insanları yargılayacak ve göreceksiniz, zaman ve tarih
Can Dündar'ları Erdem Gül'leri haklı çıkaracak" diye konuştu.
"Umut Nöbeti"nin öğleden sonraki bölümünü tutanlardan Cumhuriyet
Gazetesi Pazarlama ve Reklam Koordinatörü Ayşe Sözeri Cemal de, Can
Dündar, Erdem Gül ve diğer tüm tutuklu gazetecilerle dayanışma için
geldiğini söyleyerek, "Onların çok haksızca, utanç verici bir şekilde
tutuklandıklarını düşünüyorum. Can Dündar benim Genel Yayın Yönetmenim.
Tutuklanacağını bile bile, son güne kadar toplantısını yaptı. Biz onu
gazetede bekliyoruz. Çok öfkeliyiz. Umutsuz muyuz? Hayır değiliz. Ama en
yakın zamanda onu yanımızda, görevinde istiyoruz" dedi.
Nöbet tutan isimlerden Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın eski Genel
Başkanı Ercan İpekçi de şöyle konuştu:
"Biz burada çok nöbetler tuttuk. Ergenekon davasında, KCK davasında
yargılanan meslektaşlarımız için 'Adalet için bekliyoruz' pankartıyla
burada, Çağlayan'da çok bekledik. Şimdi umut için bekliyoruz; fakat gene
adalet için bekliyoruz. Sadece Erdem Gül ve Can Dündar'ın özgürlüğü
için değil bu umut bekleyişi, adalet talebi.
Cezaevinde, hapislerde
30'dan fazla meslektaşımız var hâlâ. Onların haricinde, düşüncelerinden
dolayı, demokratik taleplerinden dolayı tutuklanmış, gözaltına alınmış,
yargılanan binlerce, hatta onbinlerce yurttaş var; öğrenciler,
avukatlar, politikacılar, sendikacılar, akademisyenler, yazarlar var.
Biz sadece meslektaşlarımızın değil, bütün demokrasi mücadelesinde
mağdur edilmiş olan insanların özgürlüğü için bu nöbeti tutuyoruz."
Kazete Genel Yayın Yönetmeni Berrin Gürçay Dilekçi de, "Haber alma
özgürlüğümüz engelleniyor. Can Dündar ile Erdem Gül, sadece bir gazeteci
olarak haber yaptılar. Bu hepimizin yaptığı; işimiz bu. Bu nedenle, bu
en temel insan hakları ihlalidir. Bir an önce özgürlüklerine
kavuşmalarını diliyoruz. Bizler de burada ancak psikolojik destek vermek
açısından veya onların yanlarında olmamız gerektiği açısından
buradayız. Buna bütün örgütlerin ve sivil halkın destek vermesini
istiyoruz" diye konuştu.